Müstahsil kimdir müstahsil makbuzu nedir ?
Birinci ve ikinci
sınıf tüccarlar ile defter tutmak zournda olan çiftçiler gerçek usulde
vergiye tabi olmayan çiftçilerden satın aldıkları malların bedelini
ödediklerinde iki nüsha olarak düzenledikleri, birini imzala**** satıcı
çiftçiye vermeye ve diğerini ona imzalatarak almaya mecbur oldukları
belgedir.
Müstahsil makbuzunda;
a. Makbuzun tarihi,
b. Malı satın alan tüccar veya çiftçinin soyadı, adı, ünvanı ve adresi.
c. Malı satan çiftçinin soyadı, adı, ikametgan adresi,
d. Satın alınan malın cinsi miktarı ve bedeli
yer alır. Müstahsil makbuzları seri ve sıra numaralı olur.
Mal tüccar veya çiftçi adına bir adamı veya aracı tarafından
alındığında makbuz bunlar tarafından tanzim ve imza olunur. Mühtahsil
makbuzun tüccar veya alıcı çiftçi nezdinde kalan nüshası fatura yerine
geçer.
Arkadaşlar
anlaşılamayan nokta başlıktaki tür bir üretimin ve bu üretimin
ticaretinin, klasik, bilinen, alışılmış, yöntemlerle yapılamayacağıdır.
Anlatılmaya çalışılan nokta budur. Ahbab çavuş yöntemleri su akar Türk
bakar atasözünün nereden doğduğunu hepimize açıkca anlatmaktadır.
Böyle
bir işletme tarım yapılan bir sera değildir. Hatta bir sera bile olmak
zorunda değildir. Klasik topraklı tarım yöntemlerinin etkisinde iken
yapılabilecek bir iş değildir.
Piston gömleği üreten bir
firmanın , üretimden satışa kadar izlediği yollar kullanılarak işletme
ayakta durur. Piston gömleği Amerikadaki bir otomotiv firmasına
müstahsil makbuzu kesilerek satılmaz. Eğer o fabrikada üretilen
parçalara 2 tane aracı sokarsanız işiniz allak bullak olur.
Bu
fabrikalarda üretim müdürü, pazarlama deparmanı ve sevkiyat birimi
vardır. Mal fabrikadan tıra yüklenir ve son kullanıcısına doğru yola
çıkar. Bu son kullanıcı firma ile üretici firmanın yabancı dil bilen
mürekkep yalamış global dünyadan haberdar dış ticaret elemanları gidip
görüşmüş bir anlaşma yapmıştır. Aralarında bir hukuk belirledikleri
kuralar vardır. Son kullanıcı firma eline gelecek malda bir takım
kriterler belirlemiş ve o özellikler bozulmadığı sürece belli fiyatlar
vaad etmiştir. Sistem aşağı yukarı bu şekildedir.
Topraksız
tarım da süratle ve belli bir tonajda gerçekleşen üretimi aynı fabrika
üretiminde olduğu gibi depoya ne zaman alacağınızı ne zaman yüklemesini
yapacağınızı ne zaman yola çıkaracağınızı kime göndereceğinizi önceden
hesaplamış olmalısınız. Fabrikadaki üretim bandının durması fabrikanın
kapanması ile aynı şeydir. Bu tarım şeklindede öyledir.
Üreteyimde
nasılsa tüccara , hale kabzımala, ofise , kooperatife satarım diye
yola çıkacaksanız klasik bir çiftçisiniz. Klasik çiftçi şu anda nelerle
boğuşuyorsa onlarla boğuşacak müstahsilin size para getirmesini umarak
yaşamaya devam edeceksiniz. Olmadı icraya vereceksiniz.
Komisyoncuların
dış ticaret bilgisi nedir. Müstahsiller kimlerden oluşur. Bir
uzmanlıkları veya bu işe yetileri ne kadar vardır sorgulanır mı ? Bir
okulu mu vardır ? Yılların tecrübesi ile mi iş yaparlar ?
Kamyon
şöförleri kamyonu çok güzel kullanır. O direksiyona siz otursanız ilk
rampada eliniz ayağınız birbirine dolaşır. İsterseniz profesör olun,
doktor olun , Oxfor du bitirmiş olun. Bir kamyona hükmedemezsiniz. Ama
Şoförü bu işi çok güzel becerir. Arkasından gelen arabaya sol sinyal
yakar. Sol sinyal neden yakılır sola döneceğim diye. Yok öyle değil
işte. Kamyoncu size yolun boş olduğunu haber veriyor solla hadi
kuyruğumdan çekil bir an önce diyor. Bu kuralların kafasına göre
deforme edilmemesi gerektiğini ona anlatamazsınız.
Kamyonu şiir
gibi sürerde başka bir şey bilmez. Zaten bu yüzden kamyonunu iyi
sürmektedir. aklını başka hiç bir şeyle doldurmamıştır. Rampada virajda
ne yapacağını sizden çok iyi bilir. Yurtdışına bir mal satmayı öğrenen
artık kraldır. Bu işin her numarasını bilir. Bu işin okulumu olur ? Dış
ticaret uzmanı da neymiş ? Global dünya da neymiş ? Tarım nereye
gidermiş ? Kafasını bunlarla meşgul etmez bir tek birinden ucuza alıp
birine daha pahalıya satmayı bilir. Kamyoncuyla yakın arkadaştır.
Çiftçimiz
kurumsallaşmayı bilmez. Sadece üretir. Zaten tohumu atınca toprak
veriyor. Üstünü örtüncede daha uzun süre mal çıkıyor. Satma kısmı zor.
Parası olan tüccarlar artık piyasada oturmuş. Düzen bu şekilde
kurulmuş. Tarım böyle yapılır. Başka türlü tarımmı olur. İspanyolun
yaptığı tarım değil. Hollandalı gavur olduğundan böyle yapıyor. Türk
olsa malını tüccara satar. Kurumsal çiftçi olurmu hiç. domates
fabrikası da ne demek ?
Üretim, marka, ambalaj, depolama,
nakliye, dış ticaret hepsi bir. Hepsini yapacak olan bu işi kuran firma.
Artık çiftçi diye bir şey yok.
Allahtan ülkemizde parası
olan kafası çalışan üstelik birde mürekkep yalamış işadamları var.
Miracle domateslerini müstahsil hiç görmez. Kimse Rusyaya domates
satamazken Agroba yın sevkiyatı hiç durmuyor. Neden ki ? Müstahsille
işi yokda ondan !
05/01/2009 : 00:40:12 de yazıldı. Bu yazının ilk yazıldığı orjinal sitedeki başlığın tamamını görüntülemek için tıklayın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder